F-35 ve Su-57 Savaş Uçakları Karşılaştırması

Roketsan-ATMACA-Banner

Son günlerde sözde uzmanlardan özde uzmanlara herkesin dilinde olan bu karşılaştırma furyasına SavunmaSanayiST ekibi olarak bizde katılalım istedik…

Yazının en başında belirtmek gerekiyor ki bu karşılaştırma ABD ve Rusya’nın geliştirmiş olduğu 5. Nesil uçakların karşılaştırmasıdır. Belirtmemiz gereken bir başka şeyde aslında bu uçaklar yapılış ve kullanılma amacına göre karşılaştırmak için birbirine denk/muadil uçaklar değiller. Dolayısıyla teknik özellikler açısından karşılaştırma yapmak yerine kullanılma amacına göre ve bizim hava kuvvetlerimize katılmaları durumunda sağlayacakları faydalara göre değerlendirmek çok daha faydalı ve mantıklı bir karşılaştırma olacaktır. Aksi takdirde yaptığımız karşılaştırma bir balık mı daha hızlı koşar yoksa bir köpek mi daha iyi uçar gibi absürt bir şey olacaktır.

STM Banner

Öncelikle ABD ve 8 ortak ülkenin imali olan F-35’den başlayalım: F-35 1990’lı yılların sonlarına doğru geliştirilmeye başlamış, 2006 yılında ilk uçuşunu yapmış fakat meydana gelen teknik sorunlardan dolayı 2010’lu yılların yaklaşık yarısına kadar bir türlü seri üretime geçemeyen, teknolojinin son harikası fakat oldukça nazlı bir savaş uçağı. Tek motorlu olmasına rağmen kullandığı F-135 motoru sayesinde çift motorlu uçaklarla hemen hemen aynı performansı sunan, radarda düşük görünürlüğe sahip, 5. Nesil Bombardıman ağırlıklı bir Multirole (Çok Amaçlı) uçak. Bombardıman ağırlıklı diyorum çünkü tasarımı ve yapılış amacı dolayısıyla safkan bir avcı uçağı kadar Hava-Hava görevleri konusunda yeterli değil. Görevi daha çok düşman topraklarının içine sızmak ve kritik kara hedeflerini vurmak olduğu için zaten böyle bir şeyde beklenmiyor. Ancak tabii ki gerekli olduğu durumlarda Hava-Hava görevlerini de icra edebiliyor.

Öte yandan Rusya’nın PAK-FA Programı kapsamında geliştirmiş olduğu Su-57 savaş uçağı ise 2010 yılında ilk uçuşunu yapmış, elimdeki son bilgilere göre şuan için 11 adet prototip üretimi yapılmış, ABD’nin F-22 ve F-35 savaş uçaklarına karşı kullanılması hedeflenen 5. Nesil savaş uçağıdır. 2020 yılında operasyonel olarak seri üretime geçilmesi ve hizmete girmesi beklenmektedir. Rus Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan Mig-29 ve Su-27 savaş uçaklarının yerini alması beklenmektedir. Çift motorludur ve Thrust Vectoring yani Hareketli İtki sistemine sahiptir. Bu da bu uçağı oldukça çevik bir hale getirmektedir. Supercruise dediğimiz Afterburner (Art yanıcı) kullanmadan ses üstü hızlara ulaşabilme kabiliyetine sahiptir. Uçak Multirole yani çok amaçlı değil safkan bir avcı uçağı rolündedir. Tasarımı ve yapılış amacı düşman uçaklarını vurmak üzerine kurulmuştur. Zaten bu sebeplerle de Hava-Yer görevleri kapsamında fazla bir iddiası bulunmamaktadır.

Evet bu kısa özetlerden sonra görüldüğü üzere F-35 ile Su-57 5. Nesil bir savaş uçağı olmaları münasebetiyle her ne kadar benzer/muadil gibi dursalar da görev tanımları kapsamında oldukça farklı uçaklardır. Bu sebeple aslında karşılaştırılması gereken uçak bana göre F-22 Raptor’dır.

Yine de konumuz ve gündem belli olduğu için biz F-35’den devam edelim. Sayısal bazı karşılaştırmalar yapacak olursak:

F-35’in boş ağırlığı 13 tondur, Su-57’nin boş ağırlığı ise 18 tondur.

F-35 yaklaşık 32 ton maksimum kalkış ağırlığına sahipken, Su-57 35 ton maksimum kalkış ağırlığına sahiptir.

Bu sayılara göre F-35 19 ton faydalı yük taşıma kapasitesine sahipken, Su-57 17 ton faydalı yük taşıma kapasitesine sahiptir.

F-35 8 ton dahili yakıt kapasitesine sahiptir. Su-57’nin ise 10 tonluk bir dahili yakıt kapasitesi vardır.

F-35 1200 km’lik bir harekat yarıçapına sahiptir, Su-57 ise 1500 km’lik bir harekat yarıçapına sahiptir.

F-35 maksimum Mach 1.6 yani yaklaşık 1700 km gibi bir hıza ulaşabilirken, Su-57 Mach 2 yani 2100 km maksimum hıza ulaşabilir. Ayrıca Su-57 supercruise ile Mach 1.6 hıza ulaşabilmektedir.

F-35 25 mm’lik bir dahili top sistemine sahiptir. Su-57 ise 30 mm’lik bir top sistemine sahiptir.

F-35 gövde içinde 2 adet Hava-Hava füzesi ve 2 Adet 1 tonluk bomba veya 4 adet Hava-Hava füzesi taşıyabilmektedir. Su-57 ise 6 adet Hava-Hava füzesi taşıyabilmektedir.

F-35 yaklaşık 100 milyon dolarlık bir birim maliyete sahipken, Su-57 yaklaşık 50-60 milyon dolarlık bir birim maliyete sahiptir.

Kaynaklarda belirtilen bilgilere göre F-35 Su-57’ye göre daha düşük bir RCS değerine sahiptir. Yani F-35’in radarda bıraktığı iz Su-57’ye oranla daha küçüktür. Bu bilgiler ve farklı kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında F-35’in Su-57 yi yaklaşık 30 ila 50 km civarında bir mesafede tespit edebileceğini söyleyebilirim. Fakat maalesef benzer bir bilgiyi Su-57 için veremiyorum zira Su-57’nin radar becerisi hakkında bilgi bulamadım.

Bu bilgilere ek olarak şunu söyleyebilirim ki: F-35 çok yüksek bir durumsal farkındalığa ve oldukça yüksek seviyede ağ merkezli harp kabiliyetine sahiptir, buna karşılık Su-57’nin ise oldukça iyi bir elektronik harp becerisi olduğu söylenmektedir.

Niteliksel ve niceliksel karşılaştırmalardan sonra son olarak Türk Hava Kuvvetleri için bu iki uçağın nasıl bir önemi olabilir? Tedarik edildikleri takdirde Hava Kuvvetlerimizde nasıl bir eksikliği giderebilir/nasıl ekstralar sağlayabilir? Gibi konulardan bahsetmek istiyorum.

Hemen en başta söylemem gerekiyor ki henüz 1 hafta öncesinde de yayınladığımız “Rus uçakları neden tercih edilmiyor?” başlıklı makalede bahsettiğim gibi teknolojik, lojistik ve yazılımsal sıkıntılar her ne kadar bazı takipçilerimize çok basit meselelermiş gibi gelse de maalesef gerçekte çözülmesi hiç de basit olmayan sıkıntılar demek. Durum buyken aslında realite de bir karşılaştırma yapmaya bile gerek kalmadan F-35 bu seçimin galibi olarak gözüküyor. Fakat yine de görev tanımları kapsamında bir karşılaştırma yapmak istersek ve bu uyum sorunlarını göz ardı ederek bir değerlendirme yapacak olursak:

F-35 “uçan bilgisayar” unvanı sayesinde Hava Kuvvetlerimize kesinlikle sınıf atlatacak bir uçak. Hava Kuvvetleri envanterinde şuanda radarda düşük görünürlük özelliğine haiz bir platform bulunmuyor. Bunun yanında Ağ Merkezli Harp kabiliyetimiz de dişe dokunur demek zor. Bize sağlayacağı derin taarruz özelliği sayesinde fark ettirmeden düşman ülke topraklarına saldırılar düzenleyebilecek potansiyele erişeceğiz. Havada, denizde ve karada bulunan tüm unsurlar tek bir uçak vasıtasıyla kullanılabilecek. Bunlar gerçekten Hava Kuvvetlerimizde devrim yapacak kabiliyetler.

Öte yandan Su-57 ise safkan bir avcı uçağı olması ve ülkemizde bu sınıftan bir platform olmaması hasebiyle aslında ülkemizde mevcut olan büyük bir eksiği giderebilecek potansiyele sahip. Hava Kuvvetlerimizin şuan da ana vurucu gücünü F-16 uçakları oluşturuyor. Bunlara ek olarak Hava-Kara görevleri için F-4’lerde halen faal olarak kullanılıyor. Fakat yine de görev tanımlarına baktığımız vakit Su-57 kalibresinde veya görevinde bir uçağımız bulunmuyor. Hava-Hava görevlerinin tamamı yalnızca F-16 uçakları tarafından icra ediliyor. Bunun yanında tabii ki Hava-Kara görevlerinde de oldukça sık şekilde F-16 kullanılıyor. Evet, F-16 fiyat/performans konusunda oldukça iyi bir uçak konumundayken gelin gelelim maalesef her zaman tüm isterleri de karşılayamayabiliyor. Bunun en net örneğini şuan can ciğer kuzu sarması olduğumuz Rusya’nın uçağını düşürme olayında gördük. Sınırımıza Su-30 tipi savaş uçakları gönderen Ruslara karşı F-16’larımız maalesef yetersiz kaldı ve ABD’den F-15 tipi savaş uçakları talep etmek zorunda kaldık. ABD söz konusu Ruslar olduğu için bu talebimizi geri çevirmedi ve 6 adet F-15C tipi Hava Üstünlük uçağını İncirlik üssüne konuşlandırdı. Olaylar durulana kadar bizim F-16’larımızla birlikte Amerikan F-15’leri de bizim hava sahamızın güvenliği için devriye uçuşu yaptı. Bu olay ABD’den müttefik olarak yardım gördüğümüz ender olaylardandır. F-16’larımızın Su-30 tipi uçaklara karşı yetersiz kalması aslında bizi farklı düşüncelere itmeliydi zamanında ancak bu konuda somut bir adım atıldığı söylemek mümkün değil.

Sonuç olarak Teknolojik, Lojistik ve Yazılımsal farklardan kaynaklı ortaya çıkacak sorunları göz ardı ettiğimiz takdirde Su-57 aslında gayet tercih edilebilecek bir uçak durumundayken maalesef gerçek hayatta kazın ayağı hiç de öyle değil. Yani bizim gerçek bir mecburiyet durumu olmadıktan sonra Su-57’yi geçin herhangi bir Rus uçağı almamız çok zor. Diğer taraftan F-35’in ise zaten üretici ortaklarından biri olduğumuzu düşünürsek en azından bu konularda sorun yaşamayacağız diyebiliriz. Sağlayacağı faydaları daha önce ki yazılarda, paylaşımlarda ve biraz da bu yazının içerisinde belirttim. F-35 alındığı takdirde ülkemiz için kesinlikle büyük faydalar sağlayacaktır. Fakat tabi burada dikkat çekilmesi gereken bir başka husus daha olmalı. “100+32 F-35 Yeterli Mi? Fazla Mı?” başlıklı yazıda da belirttiğim gibi eğer ülkemiz hava gücünü F-35 üzerine inşa etmeye niyetliyse bu bana göre oldukça hatalı bir karardır. Zira Hava Kuvvetlerimiz F-35’lerle birlikte ABD’ye neredeyse %100 bağımlı hale gelecektir. Dolayısıyla sistemi F-35 üzerine kurmak yerine F-35’i bir yan/yardımcı platform olarak tedarik etmek daha iyi olacaktır kanaatindeyim. Sistemi üzerine kurmak yerine F-35’in bize sunacağı imkânları kullanabilecek kadar alım yapmanın yeterli ve daha faydalı olacağını düşünüyorum. F-35 tedarik programı kapsamında gideceğimiz indirimlerle hem yerli projelere kaynak ayırmayı hem de ABD dışı ancak NATO içi görev tanımı Hava Üstünlük Uçağı olan veya olmasa bile bu görevi yerine getirebilecek yeterlilikte üçüncü farklı bir platformun Hava Kuvvetlerine kazandırılması gerektiğini düşünüyorum.


Yazı: Abdullah Bekci          Kaynak: SavunmaSanayiST.com

  Sarsılmaz

10 Yorum

  1. Yazınızı okudum fakat yazılım ve silah yükleme kodlarının elimizde olmadığı bir uçak (F35), istediğiniz kadar gelişmiş özelliklere sahip olsun, bizim için ne kadar yararlı olabilir?

    1. SOM füzemizin SOM-J adıyla F-35 uçağına uygun olacak şekilde entegrasyonu yapılacak. Bu mühimmat şuan geliştirme aşamasında. Ayrıca şuan F-16 ve F-4’lerimizde kullandığımız Mark serisi genel maksat bombalarını ve Milli üretim Sığınak Delici Bomba NEB’i akıllı mühimmat haline getiren HGK (Hassas Güdüm Kiti)’nında F-35 uçaklarında kullanılması bekleniyor.

      Bizi mühimmat anlamında zorlayacak şey yerli Hava-Hava füzelerimiz Gökdoğan ve Bozdoğan. Bu füzelerin entegrasyonu konusunda belki sıkıntı çıkarabilirler. Bu aşamada ilave AIM-120C7 ya da Meteor alımı gündeme gelebilir. Fakat Açıkçası ben buna pek ihtimal vermiyorum. Bizim uçaklar füzesiz uçar yine almazlar. Son zamanlarda dışarıdan alım konusunda acil ihtiyaç dahi olsa bazı şeylerin oldukça imtina edildiğini görüyoruz maalesef…

  2. Benim şahsi fikrim f35a versiyonunu sınırlı tutup minimumu neise 32 vs daha zaruri gördüğüm tcg Anadolu ve Rumeli ye ağırlık verip onda da asgari ne ise 16+16 vs elimizde az da olsa f35b olması çok ciddi caydırıcı güç eyvallah ama f35b versiyonu olmaz ise nerdeyse bu gemiler çıplak kalıcak sınırsız da bütçeye sahip olan bir ülkede yaşamıyoruz f35b nin çok ciddi bağımlılık yaratıcağı bir gerçek ama muadili yok

  3. f35 görünmezlik disinda bir özelligi yok..radar teknolojisinde gelismelerle bu da en fazla 10 yil sürer..savas jetin den cok klasik bir bombardiman ucagi..hizi ve hareket kabiliyeti oldukca düsük bir ucak..görünmezligi kalktigi taktirde düsman icin vurulmasi kolay bir hedef olacaktir..

    1. – Her yönü ısı sensörleri ile dolu olduğu için uzak mesafelerden ateşlenmiş Balistik Füzeleri dahi tespit edebilir. Öyle ki Alaska’da yapılan bir testte 1000 KM uzaktan ateşlenen bir Balistik Füzeyi tespit edip ekranından izleyebilmiştir.

      – Tespit ettiği bir hedefi bir başka uçağın veya bir başka geminin ekranına aktarabilir.

      – Dost kuvvetlerden atılan bir Balistik Füzenin kontrolünü havadayken devralabilir ve füzeyi yönlendirebilir.

      – Dost kuvvetlerden atılan bir Seyir Füzesinin kontrolünü havada devralabilir ve aynı şekilde bu füzeyi yönlendirebilir.

      – Yazılımsal olarak aynı ağa bağlı olduğu bir Hava Savunma Sisteminin radar menzilini kendi radarına kullanarak artırabilir.

      – Radarı çok gelişmiş olduğu için kendi tespit ettiği hedeflere başka bir uçaktan, gemiden veya herhangi bir başka unsurdan atış gerçekleştirebilir.

      – Bu özellikleri ile bir Balistik Füzenin, bir Seyir füzesinin veya Gemisavar bir füzenin hedefini kendi tayin edip, hedefe kendi kilitlenip, bu kilidi o an ki diğer unsurlara veya doğrudan mühimmatlara aktarabilir.

      – İnsansız Hava Araçları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları ile muazzam bir uyum sağlayabilir ve bu unsurlarla bir F-16’ya veya bir başka uçağa göre çok daha etkili operasyonlar düzenleyebilir.

      Sanırım bunlar sizin için bir şey ifade etmiyor… Üstelik hız ve manevra kabiliyeti ikinci dünya savaşından sonra önemini yitirdi bilginiz olsun…

  4. Yazınızda nazik bir meseleye hiç temas etmemişsiniz: Türk Hava Kuvvetleri F-35 ile iç güvenlik harekatı icra edebilecek mi? Şayet pilotların her uçuştan evvel isim ve parola kullanarak ABD menşeli bir bilgisayar sistemine giriş yaparak vurulacak hedef hakkındaki bilgileri kayda geçirmesi gerektiğine dair iddialar doğruysa, ABD her hareketimizden haberdar olacak demektir. Bu sebeple daha F-35 havalanmadan vurulacak hedefi düşmana haber verebilirler. Belki F-35 uağının üzerindeki bilsayar sistemlerini kapatarak havalanmasına bile mani olurlar. Böyle mahzurlar ortaya çıkarsa F-35 uçağı ile Kıbrıs Rum Kesimi veya İsrail bir yana, Kandil Dağı’nı bile vuramayız. Onu da yapamayacaksak bu pahalı uçak ne işimize yarayacak?

  5. hiçbir zaman tam kontrolü plotta olmayacak, Amerika bize ders vermek istediğinde bir F35 uçağımızı düşürecek, bizde salak gibi uçak neden düştü diye aylarca kafa yoracağız, yani elin ş. …… ile gerdeğe gireceğiz malesef. …

  6. İyi hoşda kendi uçağımızı yapmadığımız sürece bu uçaklar benim için hiç bişey ifade etmiyo.Temennim kendi uçaklarimizi üretelim.Herşey imuz bize ait olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu