
Toplamda 3 bölümlük bir yazı dizisi olacak olan “Kuruluştan yüzüncü yıla Türkiye Cumhuriyeti zırhlı birlikleri” yazı dizimizin ilk bölümü ile bu serüvene başlangıç yapıyoruz. Bu yazı dizimizde süvari yapısı yerine zırhlı yapıya geçtiğimiz ilk andan başlayarak günümüze ve hatta gelecek bir kaç yıla kadar olan süreyi kapsayacak şekilde sizlere çeşitli bilgiler aktarmaya çalışacağız.
Lafı fazla uzatmadan konuya giriş yapalım.
Zırhlı Araçlar ile İlk Tanışma
Zırhlı araçlar Türk ordusu için ilk kez 1928 yılında Fransa’dan satın alınan ve Maltepe’deki Piyade Atış Okulu’na verilen Renault FT-17 hafif tankı ile hizmet etmeye başlamıştır. İleri görüşlülüğü ile tanınan Gazi Mustafa Kemal, süvari birliklerinin yavaş yavaş mekanize birliklere dönüşeceğinin sinyallerini Avrupa’da görür görmez ülkenin içinde bulunduğu zor ekonomik koşullara rağmen çalışmalar yürütülmesini istemiştir. 1932 yılında Sovyetler Birliği tarafından 4 adet T-26, 1 adet T-27 ve 1 adet T-35 yüzücü tankı cumhuriyetin onuncu yılı kutlamaları için hediye edilmiştir. 1934 yılında ilk muharip tank birliği Lüleburgaz’da tank taburu olarak kurulmuştur. Mustafa Kemal’in emrini verdiği çalışmaların başında bulunan Binbaşı Tahsin Yazıcı’nın komutanlığını yaptığı tank taburu için Sovyetler Birliği ile gitgide iyileşen ilişkilerden dolayı tank alımı için anlaşılmıştır. 64 adet T-26 tankı, 34 adet BA-6 ve BA-3 satın alınmıştır. 1937 yılında yine Lüleburgaz’da ilk zırhlı tugay kurulmuştur.
İkinci Dünya Savaşı Dönemi
İkinci Dünya Savaşı’nın patlamak üzere olduğu 1939 yılında Türkiye, İngiltere ve Fransa ile ittifaklık anlaşması yaptı. Tank alayı kurmak için daha fazla tanka ihtiyacımız olduğu için İngiltere ve Fransa ile satın alma işlemleri gerçekleştirildi ve 100 adet Fransız Renault R-35 ve 16 adet İngiliz Vickers-6 satın alındı. Fransız R-35 tankları 12 ton ağırlığa sahip olup 37 mm’lik bir top taşıyordu. Vickers-6 ise 6 ton ağırlığında olup 1 adet 12.7mm ve 1 adet 7.7mm’lik makine tüfek taşıyordu. Satın aldığımız bu yeni tanklar ile 1940 yılında Lüleburgaz’da ilk tank alayı kuruldu.
Sık sık arıza yapan T-26 tanklarının ömürlerinin sonlarına geldiğini düşünerek Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri ile görüşmeler başlatılarak yavaş yavaş T-26’ların envanterden çıkarılmaya başlandı. 1942 yılında Lüleburgaz’da bulunan zırhlı tugay Davutpaşa’ya nakledildi. 1943 yılında ABD’nin ve Birleşik Krallık’ın gönderdiği araçlar ile Niğde ve Selimiye’de iki zırhlı tugay daha oluşturuldu. Davutpaşa’daki tugay ise 3. Zırhlı Tugay oldu.
ABD’den gelen araçlar; 25 Adet M4 Sherman, 220 adet M3 Stuart. Birleşik Krallık’dan gelen araçlar; 180 Valentine MK-3, 150 Vicker MK-6 hafif tank, Daimler Scout lastik tekerlekli zırhlı keşif aracı, Bishop Kundağı motorlu Obüs, ve 60 adet Universal Carrier.
Gelen bu araçların büyük çoğunluğunun savaş görmüş, kısmi arızalar geçirmiş olmasından dolayı 1943 yılında Almanya’dan 56 adet Panzerkampfwagen-3 Ausf N ve 15 tane Panzerkampfwagen-4 Ausf G tankı sipariş edilmiştir. Panzer-3 tanklarından sadece 22 adeti teslim edilmiştir. Panzer-4 teslimatında ise bir sorun yaşanmamıştır.
İkinci dünya savaşı sırasında tank gücümüzü Alman ağır tankları karşısında darma duman olan ilk model 25 adet M4 Sherman (önde 63mm çelik yanda ise 38mm çelik zırha ve 76mm’lik bir topa sahip), 22 adet Panzerkampfwagen-3 (70mm’lik bir zırh ve 50mm’lik bir topa sahip), 15 adet Panzerkampfwagen-4 (80mm’lik bir ön zırha ve 75mm’lik KwK 40 L/48 topu ile ordumuzun en iyisiydi), 550 adet hafif tank (220 M3 Stuart + 180 Valentine MK3 + 150 Vickers Mark-6) oluşturmaktaydı. Envanterimize bakıldığında savaşa girmemek ile ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumuz bir kez daha görülmektedir.
İlk Milli Tank Üretme Çalışmaları
1943 yılında Kırıkkale adında sadece motoru Ford motor olan diğer tüm bölümleri zırh levhası, topu, paleti, aktarma organları gibi yerli imkanlar dahilinde üretilmiştir ve 1946 yılında Cumhuriyet Bayramı töreninde sergilenmiştir. Türkiye’nin tüm arazi koşullarında sorunsuz bir şekilde görev alabilmesi için hafif tank olarak üretilmiştir. Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya ve ABD gibi günümüzün tank devleri bizden 15-20 yıl önce tank üretimine hafif tank üretimi ile başlamış olup o İkinci Dünya Savaşı döneminde Tiger, IS-2 gibi ağır tanklar ile çarpışmaktadır. Dönemin bu tankları ile kıyaslandığı için tank beğenilmemiş olup tek bir sipariş dahi verilmemiştir. 1943 yılında proje desteklenseydi 10-15 yıl gibi bir sürede tank dünyasının enlerini yakalayabilecek bir endüstriyel tank üretim gücüne ve tank kalitesine erişebilmiş olmamız içten bile değildi. Dönemin şartları göz önüne alındığında İngiltere ve ABD’ye tamamen bağımlı bir müşteri olmamızı istedikleri için ağır baskılara maruz kalarak bu yolda maalesef boyun eğdik.
Soğuk Savaş Dönemi
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği’nin ülkemiz için oluşturduğu tehditlere karşı ABD ile olan yakınlaşmalar giderek arttı. ABD yardımı ile Türk Zırhlı Birlikleri yenilenmeye başladı. ABD ilk olarak 114 adet M-24 Chaffe hafif tank, 222 adet M36 Jackson tank avcısı ve 12 adet tank kurtarıcı verdi. 1950’li yıllarda Jackson’ların ömürleri dolmaya başlayınca ABD’den 1953-54 yıllarında M47 Patton tankları alınmaya başlandı ve bu yıllarda 3 bölüklü tank alayları tank taburu haline getirildi. 1964 yılından itibaren tank gücümüzün temelini 1347 adet M47 Patton tankları oluşturmaya başladı. 1968 yılında ise bütün zırhlı tugaylar için M48 Patton tankları gelmeye başladı.
Kıbrıs Harekatı
Kıbrıs Barış Harekatı’nda (TSK kod adlı Atilla Harekatı) 200’e yakın M47 ve M48 tanklarımız, büyük çoğunluğunu T-34/76 tanklarının oluşturduğu Rum tanklarını param parça ederek Kıbrısta yargı dağıtmıştır. Yaşadığımız zorluklara rağmen bir şekilde tank teknolojisinin hızlı gelişimine ayak uydurmaya çalışmamızın ilk karşılığını Kıbrısta almış olduk. Kıbrıs Barış Harekatı’nda tank ve zırhlı birliklerin önemi daha iyi anlaşılarak harekattan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyon ve reorganizasyon ihtiyacı gündeme gelmiştir. İlk olarak mevcut M48 tankları 1980 yılından itibaren ABD teknolojisi yardım paketi ile M48A5T1 tanklarına, Alman teknolojisi ve yardım paketi ile modernizasyon çağının ihtiyaçları doğrultusunda M48A5T2 tanklarına dönüştürüldü. M48 modernizasyonları gerçekleştirildikçe sahip olduğumuz M47 tanklarının tamamı ülkemizde parçalandı. 1982-1983 yıllarında Alman askeri yardımları kapsamında dönemin en etkili tanklarından olan 77 adet Leopard 1 A3T1 tankı hibe edilmiştir. İlk olarak dönemin en etkili tanklarına sahip olduğumuz yıllar 1980’li yıllardır. Alınan tanklar üzerinde yapılan çalışmalar ve M48 modernizasyonunda elde edilen tecrübeler ile zaman zaman yerli tank üretim ihtiyacı tekrardan gündeme gelse de somut hiçbir adım atılamamıştır.
Yazımızın ikinci bölümünde Soğuk Savaş Sonrası döneminden devam edeceğiz.
Yazar: Yusuf Metin Kaynak: SavunmaSanayiST.com